SİBER GÜÇ KAPASİTESİ

En iyi harbin cephede savaşmak olmadığını artık hepimiz biliyoruz. 2.Dünya savaşından günümüze kadar hızla gelişen teknolojiler; savaş biçimlerinin, savunma taktiklerinin ve birçok alt disiplinin yeniden tanımlanmasına veya yok olmasına neden oldular.

Bugün gelinen noktada küresel güçlerin öncelikleri arasında en üst sıraya “Siber Güvenlik” meselesi taşınmış durumda.Her ne kadar Kuzey Kore Hidrojen Bombası denemeleri yapsa da bugün en tehlikeli saldırı biçimi olarak siber saldırı yerini koruyor.

Bu iddiayı doğrulayacak en önemli kanıt ise; Israel Venture Capital‘ın her yıl yayınladığı istatistiğe dayanıyor. Rapora göre İsrail’in 2016 yılında ihraç ettiği siber güvenlik ürünleri’nin payı, savaş uçağı satışından elde edilen geliri geçmiş durumda.

Siber saldırılar ise artık sistemlere sızma, bilgi çalma ile sınırlı kalmayıp, bir ülkenin sağlık sistemlerine, bilgi sistemlerine, enerji ağlarına, ulaşım ağlarına, haberleşme sistemlerine ve komuta ve kontrol sistemlerine zarar verecek ölçüde asimetrik bir savaş türü olarak karşımızda duruyor.

Bu asimetrik savaş türü NATO tarafından da kara,deniz,hava ve uzay’dan sonra “siber uzay” olarak savaşın 5.boyutu olarak tanımlandı.

Klasik savaş ve siber savaş arasında çok temel farklılıklar bulunuyor. Klasik savaşta saldırı kaynağı, saldırı’nın hızı, saldırı’nın etkisi , savaşın tarafları, savaşın maliyetleri, kullanılan silahlar ve hasar tespiti yapılabilirken bu unsurlar bir siber savaşta tamamen belirsizliğini koruyabiliyor.

Daha geniş bir ifade ile siber saldırılar: Kaynaklarının belli olmaması, sınır tanımaması, düşük maliyetli olması, saldırı yapanların genelde tespit edilememesi, küresel ölçekte uygulanabilir olması ve ülke içi ya da dışından yapılabilmesi nedeniyle klasik savaş unsurlarına göre çok kolaydır.

Siber saldırılara ve maruz kalan devletler ise siber mücadeleyi etkin ve dinamik tutabilmek için siber güç kapasitesi’ni arttırma yoluna gidiyorlar.

Siber Güç kapasitesini arttırmak için Ülkeler personel yatırımı yapıyor, nitelikli insan havuzunu genişletiyorlar. Çünkü siber savaş, klasik savaş gibi simetrik değil asimetrik ilerliyor. Siber Takımlar kuruluyor ve siber takımların altında görevlendirilen personeller öncelikle kritik altyapılarda istihdam ediliyor. Amerika hava kuvvetlerinde 15 takım , sahil güvenlik komutanlığında 13 takım ve deniz kuvvetlerinde açıklanan 14 takım var. Tahmin edilen orduda çalışan siber güvenlik uzmanı sayısı ise 5.800 civarında.

Pentagon ise 2014 yılında 1.800 olan uzman sayısını 2016 yılında 6.000’e çıkardığını açıkladı. Ulusal Güvenlik Ajansı, İstihbarat birimleri ve diğer bakanlıkların altında ise yaklaşık 50.000 civarında güvenlik uzmanı çalıştığı tahmin ediliyor.

Gelişmiş ülkelerin birinci öncelikleri arasında artık Siber Güvenlik var. Hatta mesele o kadar ciddi boyutlarda ele alınıyor ki ABD eski dış işleri bakanı John Kerry içinde bulunduğumuz dönemden bahsederken siber silahları nükleer silahların 21.nci yüzyıldaki muadili olarak tanımlıyor.

Bu dönemin en gelişmiş siber savaş yeteneklerine sahip olduğuna inanılan ülkeler Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Rusya, İsrail ve İngiltere olarak gösteriliyor.Bu ülkelerin siber güvenlik bütçelerine yaptıkları yatırım göz önüne alındığında siber güvenlik alanında kaybedilen bir dakika’nın bile Ülkemiz adına ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor.

Ülkeler ve Siber Güvenlik Bütçeleri

Amerika Birleşik Devletleri – 19 Milyar Dolar

Rusya – 11 Milyar Dolar

İsrail ( Savunma Bütçesi’nin içinden kullanıyor ) – 5-6 Milyar Dolar ~

İngiltere – 860 Milyon Pound

Bu ülkelerin siber uzayda yaptıkları işbirlikleri ise zamanla ortaya çıkıyor. Eski NSA (Ulusal Güvenlik Teşkilatı) Çalışanı Edward Snowden’ın ifşa ettiği bilgilere göreAmerika kendisiyle birlikte “İstihbaratın Beş Gözü”(Intelligence Five Eye) denilen yapıyı kurdu. “Ülkelerarası siber istihbarat ve veri paylaşımı yapan bu yapı”nın üyeleri Amerika, Kanada, İngiltere, Avusturya ve Yeni Zelanda oldu.

Siber uzayda hareket ve manevra alanını geniş tutmak için ülkeler büyük çabalar sarfediyorlar, sadece ülkeler değil, siber güvenlik piyasasında hakim olan markalarda bir araya gelerek çeşitli yapılar kuruyorlar.Örneğin geçtiğimiz aylarda CTA ( Siber Tehdit Paylaşımı ) kuruldu. Bu yapının başına ise Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı Michael Daniel getirildi.

Yine geçtiğimiz yıllarda bizim de üyesi olduğumuz NATO‘nun siber savunmaya yönelik kurduğu Mükemmeliyet Merkezi (Cooperative Cyber Defence Center of Excellence) açıldı.

Özgür Yazılım ve Milli Teknolojiler Şart !

Siber uzayda söz sahibi olabilmek için milli ve yerli girişimlerin sayısı’nın artması, bu girişimlerin ve girişimcilerin desteklenmesi gerekiyor. Bürokratik engellerin hızlıca aşılıp, yatay ve dikey eksende hızlı büyümenin önünü açmamız gerekiyor. Açıkcası genç kuşağın Yeni Türkiye vizyonundan beklentisi çok büyük. Üretmediğimiz her an bir başka ülke’nin geliştirdiği cihazları ve teknolojileri kullanmak durumunda kalıyoruz. Siber uzay’da tüketici olmaktan sıyrılıp artık üretici olma konumuna geçmemiz gerekiyor.